Maymunlar Gezegeni’nin etkisiyle oluşan film evreni, eski tarihli 6 ve yakın tarihli de 4 film ile hala devamlılığını sürdürmeye çalışıyor. Günümüzde hala ana fikir alınıp sündürülerek film serisine devam edilmeye çalışıyor. Kült bir film serisine ilham olan bu roman konusuyla oldukça güzel bir tartışmayı farklı bir bakış açısıyla ele alıyor. İnsan mı maymundan geldi maymun mu insandan gibi bir sorunsalla bizi büyük bir şoka uğratan bilim kurgu tarihinin eşsiz kitabı, Fransız yazar Pierre Boulle tarafından 1963 yılında kaleme alınıyor. Bu roman, Pierre'in kendisine bilim kurgu janrasının en önemli yazarlarının yanından bir koltuk ayırmasını sağlıyor.
Kitabımız Jinn ve Phillys isimli iki uzay tatilcisinin – bu ikili kitabın sonu için çok önemli - denize bırakılmışçasına uzay boşluğuna bırakılmış bir şişe ve içindeki Ulysse’ye ait mesajı okumalarıyla başlar. Güneş sisteminde dünya benzeri yaşam belirtisi bulunamayınca Ulysse, Prof.Antelle ve Arthur uzak bir galakside yaşanabilir gezegen aramaya gönderiliyorlar. Bu uzay araştırması, izafiyet teorisi uyarınca onlar için 1 yıl olarak geçecek ama Dünya’da 300 yıl geçmiş olacaktır.
Güneş sisteminin dışına hatta en yakın sistem Alfa Centauri’nin bile uzağındaki Betelguese sisteminde Dünya’ya kardeşi kadar benzer bir gezegen buluyorlar. Bu sebeple de Latincede kardeş anlamına gelen Soror adını veriyorlar. Gezegene indiklerinde çocuklar gibi şence nehirde geçirdikleri vakit, ev özlemi kavramının misyon ne olursa olsun uzak kalındığında ortaya çıkacak en insani duygulardan biri olduğunu gösteriyor. Onlara soğuk duş etkisi yaratansa adada kendi türlerini yani insanları görmeleri oluyor. Nova ismini taktıkları güzel ama hayvani türdeşlerinin peşinden bu yabani ırkın yaşam alanına giriyorlar.
İnsanların ataları neandarteller gibi bir yaşantı içinde olduğu, maymunların ise zeki ve organize tür olarak hüküm sürdüğü bir gezegende olduklarını anlamaları çok zaman almıyor. Ulysse ve ekip arkadaşları, maymunların av partisi olduğunu anladıkları bir eğlencenin içerisinde can pazarı yaşıyorlar. Arthur vurulurken Profesör ile Ulysse birbirlerini kaybediyorlar. Sonunda diğer Soror insanlarından sağ kalanlarla birlikte maymunların tutsağı durumuna düşüyorlar.

Ulysse bir bilim merkezi olduğuna inandığı bir yerde olduklarını anlıyor. Orada güzeller güzeli Nova’nın da olduğunu bilmesi onu farklı duygulara sürüklüyor. Ulysse’nin buradan sonraki amacı maymunlara kendisinin bir hayvan değil zeki bir varlık olduğunu kanıtlamak oluyor. Farklı bir dil konuştukları için bu çok kolay olmasa da açık görüşlü iki şempanze bilim insanının dikkatini çekmeyi başarıyor. Zira ve nişanlısı Cornelius bu gördükleri karşısında oldukça etkilenseler de amirleri olan eski kafalı orangutan Dr. Zaius’u ikna edemiyorlar.
1968 yapımı filmden Zira, Cornelius, Dr.Zaius ve Ulysse (Copyrighted by TwentiethCentury Fox)
Bu gezegende maymunların kendi içerisindeki oluşmuş hiyerarşi de oldukça dikkat çekiyor. Maymunlar medeniyeti; Şempanzeler, Orangutanlar ve Goriller olarak üç sınıfa ayrılıyorlar. Her sınıfın başarılı olduğu alanlar farklıdır. Goriller kas gücünü, şempanzeler akılı ve orangutanlar “resmi bilim” veya statükoyu temsil eden sınıflar olarak ayrılıyor.
Ulysse ve Zira’nın ortak çabaları sonucundan iletişim kurmanın yolunu buluyorlar. Arkeolojik bir kazıda görevli olan Cornelius’un da onu sıkça şehre gelerek ziyaret etmesiyle, Ulysse bu medeniyet hakkında çok daha fazla bilgiye ulaşıyor. Teknolojilerinin Dünya’dan geri kalır hiçbir yanı olduğunu anlıyor. Cornelius ile evrim üzerine yaptıkları konuşmalar da okurken bizi oldukça etkiliyor. Evrim basamaklarında maymunların nasıl öne geçtiğini taraflı da olsa şempanze bilim insanlarından öğreniyoruz. Dünyanın kopyası olan bu gezegende maymunların dört ayaklı olmalarını ve problem çözme yeteneklerini harmanlayarak dominant ırk konumuna geldiği teorisine inanıyorlar.
Ulysse kendini ve hikâyesini orangutanların çoğunlukta olduğu bir bilim kurulunda etkileyici bir şekilde anlatıyor. İtiraz edenler çıksa da kısmen de olsa ona inanılıyor ve aklanıyor. Maymun dostlarıyla şehirde yaşama ve bilim insanı olarak onlarla çalışma hakkını kazanıyor. Cornelius ve Zira ile yaptığı hem iş hem de keşif gezilerinde bir diğer çarpıcı olay yaşanıyor. Profesör Antelle’in diğer bazı ilkel insanlarla hayvanat bahçesinde sergilendiğini görüyor. Antelle’i dostlarının yardımıyla kurtarsa da onun bu kadar kısa sürede sanki lobotomi yapılmış gibi ilkelleştiğini ve donuklaştığını görüyor. Ona elinden geldiğince yardım etse de bu yabanilikten geri döndüremiyor.

Bu sırada hikâyenin bir diğer kilit karakteri de Nova oluyor. İlk başlarda deneyler kapsamında Ulysse ile aynı kafese düşen Nova da yarı hayvani yarı insanı duygularıyla Ulysse’yle bir aşk yaşamaya başlıyor. Ulysse Nova’nın içindeki potansiyel insanı çıkarmak için çok uğraşıyor ancak bu hiç kolay olmuyor. Doğru düzgün anlaşamasalar da birbirlerine bir nevi eş gibi bağlanıyorlar. Ulysse’nin kamuoyunda varlığının kabul edilerek serbest kaldığı esnada Nova’nın hamile olduğu ortaya çıkıyor. Bu durum Ulysse’nin dünyasında belki de 300 yıl içerisinde nesli tükenmiş bile olabilecek insanlık için kilit bir önem taşıyor.

Cornelius’un yürüttüğü kazı çalışması, tüm gerçekliği sarsacak bir kanıtı ortaya çıkarıyor. Ulysse’nin insan dilinde konuşan ve elbiseler giymiş bir oyuncak bebek bulunuyor. Bunun ne anlama geldiğini eski kafalı maymunlar anlamamazlığa getirse de işte Cornelius ve Zira o gerçekle yüzleşiyor. Ulysse, Helius isimli acımasız bilim dâhisinin yaptığı elektrot deneyleri ve insanları ne hale getirdiğini görerek somut bir şekilde de bunu görüyor. Aslında bu Soror gezegeninde de insanların üstün ırk olduğu ama zamanla maymunlar tarafından ormana izole edilerek baskıyla geride bırakıldığı ortaya çıkıyor. Bu gezegenin maymunları aslında gelişmiş insanlardan gördüklerini kopyalayan harika taklitçiler olduklarını düşünerek bunu kaldıramıyorlar.
Zira ve Cornelius bile bunu kabullenememişken Nova’nın doğum yapması bu aklıselim maymunların içlerindeki vicdana dokunuyor. Ulysse ve yeni oluşmuş bu ailesinin kaçıp kurtulmasına yardımcı oluyorlar. Ulysse kendi Dünya’sına döndüğünde ise çok daha acı bir gerçekle karşılaşıyor.
Kitabın sonu gerçekten şok edici ve benim için öngörülemez bir şekilde gerçekleşiyor. Soror’da yaşanmış olan egemenlik değişimine 300’den fazla yıl geçmiş Dünya’nın da maruz kaldığını görüyoruz. Kitabın başında iki uzay gezgini olarak bahsettiğimiz Jin ve Phillys’in de aslında Dünya’da baskın ve zeki tür haline gelmiş olan maymunlardan biri olduğunu anlıyoruz. Bu akıl almaz evrim çıkmazı kendini bir kere daha yinelemiş oluyor.
Aslında kitap; sosyolojik, bilimsel ve teknolojik açılardan dünyanın dominant türü olan insanlığa büyük bir eleştiri içeriyor. İnsanlar üzerinde bilim merkezlerinde farklı farklı zihinsel ve fiziksel deneyler yapılıyor. Maymunlar av zevkini insanları avlayarak çıkarıyor ve hatta insan saçlarından kendilerine süs bile yapıyor. İnsanlar yine eğlence amaçlı olarak hayvanat bahçelerinde sergileniyor. Burada insanlığın bencilliğine ve vurdumduymazlığına en güzel darbe bilim kurgu süzgecinden geçirilerek paralel bir gerçeklik içerisinde anlatılıyor.
Tüm Maymunlar Gezegeni Film Afişleri (Copyrighted by Twentieth Century Fox)
Sambacı
Bilim Kurgu Okuru
Comments