top of page

Kallokain ve Gerçekler Acıdır İlacı

Yazarın fotoğrafı: SambacıSambacı

Güncelleme tarihi: 5 May 2024

Kallokain, İthaki Bilim Kurgu Klasikleri Dizi içerisinde okuduğum 13.kitap oldu. Distopyalara ayrı bir hayranlık duyduğum için büyük bir heyecanla kısa sürede bu kitabı bitirdim. İsveçli kadın yazar Karin Boye’nin 1940’ta kaleme aldığı bu roman, çok çarpıcı bir gelecek portresi çiziyor. Çağdaşı bir roman olan Cesur Yeni Dünya’daki gibi eşsiz bir ilacın varlığı hikâyenin içinde bulunduğu distopyayı çok farklı bir boyuta taşıyor. Romanın ana karakteri bilim insanı Leo Kall’in keşfettiği bu ilaç, Cesur Yeni Dünya’daki “Soma”dan farklı olarak insanlara keyif vermekten ziyade insanlara gerçekleri söyletiyor.


İçinde yaşayanlar için oldukça normal ancak biz okuyucunun gözünden baktığımızda korkunç bir distopya olan Dünyadevlet’te bireylerin hiç ama hiç önemi yoktur. Bizim bildiğimiz medeniyetin kültür, gelenek ve ortak düşünme gibi özellikleri bu toplumda delilik olarak görülmektedir. Devlet’in işine yarayacak her türlü denek görevinde bulunan vatandaşları toplayan Gönüllü Fedakarlık hizmeti, toplumu manipüle eden reklamları ve radyoyu ustaca kullanan Propaganda başkanlığı ve şüphenin vücut bulmuş hali olan kolluk gücü Polis Emniyet teşkilatı bizim kanımızı donduracak bir distopya portresi çiziyor. Bu eser 1984’ten önce yazıldığı için şunu diyebiliriz ki Orwell’in meşhur tele-ekranlarının atası sayılabilecek polis gözü ve polis kulağı da önemli bir araç olarak karşımıza çıkar.


police eye

Polis Gözü İllüstrasyonu (Copyrighted by Albert Bonniers Forlag)


“Devletin her şey olduğunu, bireyin ise hiçbir şey olmadığını biliyor ve onaylıyoruz…”

İnsanlar Dünyadevletin kurallarına şartlanarak temel insani duygularını bastırmışlar ve sadık birer silah arkadaşına dönüşmüşler. Sistematik işleyen bir çarkın parçası olmak kendilerini gururlu hissettiren en önemli şey olmuş. Bunun en çarpıcı örneğini de bir anne için çocuk yapmanın silah arkadaşı kazandırmaktan farklı bir anlamı olmaması. Zaten çocuklar 7 yaşından sonra gençlik kamplarına götürülüyor ve bunun öncesinde kreşlerde silah arkadaşı olarak küçücük yaşlarda şartlandırılıyor.


Leo Kall de bu sistemin içerisinde Kimya şehrinde ilaçlar üzerine çalışan bir bilim adamıdır. Aralarında içten içe bir gerilim olan patronu Edo Rissen ile birlikte kendi keşfettiği ve adının verilmesini istediği Kallokain yani doğruluk serumunu “gönüllü” denekler üzerinde test ederler. Çok güçlü bir itiraf aracı olan Kallokain, uygulandığı kişinin tüm zihinsel ve duygusal duvarlarını indirerek sadece doğruyu konuşmasını sağlar. Bazılarının kendine bile ifade etmekten korktuğu tüm duygular ve gerçeklikler ortaya dökülür. Bu itiraflar önceleri uygulanan Gönüllü Fedakârlık hizmeti deneklerinin ağzında anlamsız duygu kargaşalarına benzerken, ileri düzey deneylerde gizli bir örgütün hayali ritüelleri ve efsanelerinin ortaya çıkmasıyla hikâye farklı bir boyuta taşınır. Şüphe artık devletin tamamını sarmıştır. Devasa ülkenin sınırlarında, gelişmemiş deli bir toplum olduğunu ve bunun devletin içine sızacağını düşünürler.


Kapak Tasarımları (Copyrighted by İthaki, Penguin, Albert Bonniers Förlag Klassiker)


“Eğer bireyler arasında güven oluşabilecek olsaydı Devlet asla kurulmazdı zaten. Devlet’in bu kutsal temelinde bizim birbirimize karşı duyduğumuz sağlam temelli şüphe hissi vardır…”

Bir yandan bu örgütle ilgili Dünyadevletin ileri gelenleri bilgilendirilip olayın derinliklerine inilir. Kallakoin’in de etkisiyle tüm devlet neredeyse sorgulanır ve şüphe hissi ortadan kalkana kadar da durulmaz. Eş zamanlı olarak Leo içerisindeki kişisel şüphelerin gittikçe arttığını da anlar. Bu şüphe eşi Linda ve patronu Rissen’e dayanmaktadır.


“Hastalıklı anne babalar, hastalıklı öğretmenler; sadık silah arkadaşı diye hastalıklı bir jenerasyon yetiştiriyor.” Edo Rissen

Aile kavramı da bu romanda oldukça farklı bir şekilde ortaya çıkar. Devletin esasını oluşturan şüphe eşlerin birbirine olan sevgi ve verebileceği mutluluğu baltalamış olarak çizer. Leo ve Linda ilişkisine baktığımızda karşılıklı muazzam derecede bir güvensizlik fark ederiz. Birbirlerine olan sözde sevgi Dünyadevlet toplumunda bizim için anlaşılması çok zor bir histir. Linda gerçekleri döküldüğünde ağzından çıkan ilk şeyler ne kadar mutsuz bir evlilik ve aile hayatı olduğu bu sebeple de Leo’yu öldürmek istediğidir. Bu saf ve gerçek düşünceleri olsa da kendine geldiğinde asla yapmayı düşünemeyeceği şeylerdir aynı zamanda. Yine de Leo’nun korktuğu gibi Rissen’le aralarında herhangi bir şey çıkmaz.


Leo ve Linda Kall

Leo ve Linda Kall (TV Series by Hans Abramson in 1981)


Kitabın ilerleyen bölümlerine doğru şüpheyle her şeyi yapmayı göze alan Leo, Linda’yı sorgulamasıyla yaptığı büyük hatayı da anlar. Serumu denedikleri ve gizli örgütle ilgili bilgi kırıntıları veren ilk deneklerinden duyduğu “ne düşündüğünü hissedebiliyorsun” anını Linda’yla birlikte yaşarlar ve ikisi de artık yeni bir toplum istediklerini kendilerine itiraf edebilirler. Rissen için her şey daha açık olsa da kitabın en vurucu cümlesi artık Leo’nun uğruna uğraşacağı tek şeyin de motivasyonu olmuştur.


“Her kim ihbar ettiyse beni, sezmiş olmalı. Çünkü ben konuştuğumda kendilerini duyuyorlar.” Edo Rissen

Kendi gibi şartlanmış olduğunu sanan ama aslında haince olduğunu düşündükleri düşüncelerin aslında farklı bir toplum arayışı olduğunun farkına varırlar. Leo bu saatten sonra kendi gibi olan insanları ne olursa olsun arayacaktır. Hatta onların ne olursa olsun birbirlerini bulacaklarına da sonuna kadar inanmaktadır.


Kitabın sonunda yapılan ters köşe daha da güçlü bir etki yaratıyor. Dünyadevlet, Evrensel devlet olarak adlandırılan “taklidi bir oluşum” tarafından istila edilir. Bu Evrensel Devlet, koskaca birlik olan Dünyadevleti aşağıladıkları sınır insanları, o gelişmemiş medeniyet ve deliler topluluğu ile aynı kefeye koyuyordur. Bu noktada "Distopyaception" yaşadığımız hissettirilir bize.


Kitabı okurken belli anlarda sürekli bir savaş halinde olunduğuna dair bilgiler verilmektedir. Şahsen sürekli şehrin üzerinden geçen savaş uçakları askeri disiplini bir göz boyama şartlandırmanın parçası, tetikte olma hissi için gereken bir unsur olarak görmüştüm ancak demek ki başka benzeri tarzda ülkelerle gerçekten savaşların oluyor olması da oldukça muhtemel. Leo’nun sonunda edindiği ulvi amaç için harekete geçtiği sırada da Evrensel Devlet istilasının tutsağı olarak alınır.


“Bu insanların zehirli çöl şehrine dair içinde en ufak bir kıskançlık bile beslemediğinden yüzde yüz emin misin?”

Romanın başlangıcında Leo’nun bunları gelecekte bir hapishanede yazdığını biliyorduk. Buradan yola çıkarak benim ilk tahminim bir vatan haini ilan edileceği ve kendi icadı Kallakoin’ine maruz kalarak içinde bastırdığı tüm duyguları dışarı vuracak olduğu hatta bu sorguyu Rissen’in yapıp o anda sanki zaferi Rissen elde edecek gibi bir son kafamda oluşmuştu. Mevcut sonu plot twist olarak değerlendirmem aslında bundan kaynaklanıyordu. Tüm silah arkadaşları ve Leo gibi biz de Rissen’deki farklılığı ve garipliği baştan beri hissedebiliyorduk. Bunun çarpıcı bir şekilde tezahür olması da gerçekten kitabın sonunu çok tatmin edici kıldı.


Sambacı

Bilim Kurgu Okuru

Comentarios


YENİ YAZILARIMIZDAN İLK SEN HABERDAR OL!

  • Instagram

Abone olduğunuz için teşekkürler!

© 2020 customized by Team BookPal. Proudly created with Wix.com

bottom of page